1969–1974: Her şey mümkün. Kadın hareketi yerleşirken, Billie Jean King, Bobby Riggs’i teniste yeniyor ve Mary Tyler Moore bekâr kadınlara ilham veriyor. Utangaç ve bekâr anne Elizabeth Kendall, Seattle’da kendi başına yaşarken gelecek vaadeden avukat Ted’le tanışıyor. Fakat kara bulutlar yaklaşıyor. Kadın üniversite öğrencileri kayboluyor ve Elizabeth’in yeni erkek arkadaşı bir patlama yaşıyor.

1974: Ted, Utah’taki hukuk fakültesine kabul edilir fakat Elizabeth’e yanına taşınmasını sormayı reddeder. İlişkileri yıpranmaya başlar ve Elizabeth kendini suçlar. Bu sırada kadın öğrenciler, Washington eyaletinde kaybolmaya devam ediyor ve şüphelinin robot resmi, kayıp vakalarının birbirine bağlantılı olabileceği konusunda kampüs polisi Cheryl Martin’i ikna eder.

1974–1977: Ted’in hukuk bölümünde okuduğu Utah’ta daha çok kayıp vakası olur. Elizabeth şüphe içine düşer ve erkek arkadaşının şüpheli olup olmadığını merak eder. Bir süreliğine polis onu şüpheli listesinden çıkarır. Kaçırılan kurbanlardan biri Ted’i kendisine saldıran kişi olarak teşhis ettikten sonra tutuklanır ve Elizabeth belirsizliğe sürüklenir.

1978–1980: Ted hapishaneden kaçıyor ve kayıplara karışıyor. Elizabeth kötü rüyalar görüyor ve korkuları büyüyor; Florida’nın dışından gelen dehşet verici haberler Ted’in yerini gösteriyor. Pensacola hapishanesinden gelen ödemeli arama onu kendine getiriyor. Fakat ulus, Bundy çılgınlığına tutuluyor. O yükselen bir yıldız mı yoksa canavar mı?

1980–1989: Ölüme mahkûm edilen Ted, masum olduğunu ileri sürüyor. Elizabeth ve kızı önlerine bakıyorlar ve hayatlarının bu bölümünü geride bırakmaya çalışıyorlar. Bu sırada, kendi hayatını kurtarma çabası içinde olan Ted son çare olarak suçlarını itiraf ediyor. Avukatı Polly Nelson sarsılıyor.